Friday, February 22, 2013

şamanlık ve azınlık olma halleri


Şamanizm’de 3 dünya var. Üst dünya, orta dünya ve alt dünya. Biz orta dünyada yaşıyoruz. Ancak teta beyin dalgalarına ve böylece farklı bir bilinç seviyesine geçince üst ve alt dünyalara gidebilmek mümkün. Hatta bu “şamanik yolculuk” şamanizmin temel taşlarından biri, orta dünyada kalarak bilgi almak, iyileştirmek vb pek mümkün değil.

Kelt şamanizmine göre alt-orta-üst dünyalar

Biz de eğitimin ilk saatlerinden itibaren bu dünyalara yolculuk alıştırmalarına başladık. 18 kişilik grubun çoğu daha ilk denemeden itibaren bu dünyalara “geçebilmeye” ve şaşırtıcı doğruluktaki detaylarla yolculuklarını paylaşabilmeye başladı. İlk günün sonunda hoca “Kimler henüz herhangi bir şamanik yolculuğa çıkamadığını düşünüyor?” diye sorduğunda gruptan ancak 3-4 kişinin eli kalktı. Hocamız da bütün Amerikalılığı ve bununla gelen her ne olursa olsun olumluyu gören, destekleyen ve motive eden tarzıyla o grubu denemeye devam etmeleri için cesaretlendirmeye başladı.  Özetle batı eğitim sisteminin ve hep sol beyni kullanmayı destekleyen işlerin bazı yönlerimizi körelttiğini, ancak ısrarlı denemelerle onların da “bizim gibi” şamanik yolculuklara çıkmasının çok mümkün olduğun söyledi.

Ben tüm bu motive etme konuşmasını suratımda kocaman bir sırıtma ile izlediğimi fark ettim.
Çünkü alt dünyaya kolayca gidip, rehber varlıklara sorular sorup, aldığım cevapları orta dünya’ya getiren çoğunluktaydım.
Grubumuz her ne kadar küçük olsa da, yaptıklarım, hissettiklerim ya da tercihlerime azınlıkta değildim. Sadece bunu hissedebilmek öyle büyük bir rahatlamaydı ki…
Azınlık değildim
“o garip şeyi yapan insan”, “deli mi ne”, “yok artık”, “aman herhalde abartıyor”, “bunu da nerden çıkardın” değildim.

Solağım, daha ilkokulda sıraya oturup yazı yazarken dirseğim yanımdakini dürtmeye başladığı andan üniversitede final sınavlarında bileğim ağrıdan kasılıp kalmasın diye solak sandalye kapmaya çalışırken
Üniversite birinci sınıfta ailesinden ilk defa ayrılmış her genç gibi kaç shot tekila yarışmaları yerine meditasyon yapacak sessiz bir köşecik ararken (gerçi o yılki tekila açığımı ilerleyen yıllarda başarıyla kapattım)
Herkesin et yemediğinde kendini aç kalmış saydığı ülkelerde veganken ve sosyalleşmeye çalışırken
Ve hatta veganların arasında “ılımlı vegan” olup omnivorlara ceset yiyici diye saldırmadığım için dışlanırken
Türkiye’de kendime Budist meditasyon arkadaşı ararken
Ve tanıdığım bir avuç Budistin hepsi Mahayana (Tibet) Budizmini takip eder ve ben Theravada (Tayland) Budizminini uygularken
Ben genelde azınlıktım – hala da öyleyim.
Bir yerde yerleşik olmamak, mesaili çalışmamak, CranioSacral terapist olmak gibi daha sıra dışı durumları saymıyorum bile…

Daha önce hayatımda azınlıkta olmadığım bir sürü durum olmuş olsa gerek. Ve fakat ben ilk defa o öğleden sonra hocamız maaşlı işlerinden yıllık izin alarak Singapur, Hollanda gibi
ülkelerden Bali’ye gelip de bu kursa katılan, orta dünya ile alt dünyanın farklarını anlayabilmek için maddelenmiş halde liste isteyen gruba “ Cesaretini kırılmasın siz de bir gün şamanik yolculuk yapacaksınız, denemeye devam” dediği zaman kendimi çok keyifli bir çoğunluk-olma halinde buldum.

Bali’den dışarı adım attığım anda büyük ihtimalle “Siz hala wikipedia mı kullanıyorsunuz? Ben başka dünyalara gidip rehber ruhlara sorular soruyorum, doğru cevap garanti” dediğimde fena halde azınlıkta kalacağım ve hatta iyimser tahminle “yazık, bu da işini bıraktıktan sonra kafayı yedi” denebilecek bir durum, bu adada bana çoğunluk ve normallik statüsü sağlıyor.

Ve bu kesinlikle güç ya da iktidar içeren bir çoğunluk olma keyfi değil. Ardı ardına gelen bir çözülmeler ve farkındalıklar zinciri olduğu için keyifli.

Üniversitede psikoloji okurken devamlı tartışıp durduğumuz norm ve normal nedir tartışmalarına ilk defa bu kadar net bir anlam getirdiği için

Dünyanın başka birçok yerinde çok garip karşılanabilecek bir durumun normal kabul edildiği bir adada olduğum için. Ve belki de her şeye rağmen Bali’yi çok sevmemin temel sebebini bu olduğunu fark ettiğim için

Normlarla yaşayanların ya da çoğunlukta olanların değişimi yaratan değil, çook sonradan takip edenler olduklarını fark ettiğim için

Bu farkındalıkla birlikte belki de hayatta ilk defa azınlık olmayı umursamadığım ve bunu burada yazmaktan keyif aldığım için

No comments:

Post a Comment