Thursday, March 6, 2014

manastır notları - 2

Manastırda en sevdiğim ve çay eşliğinde en çok baktığım manzara

Her öğleden sonra hocayla birebir değerlendirme buluşmaları var. Ben her buluşmada - geçen yıl da yaptığım gibi - inatla 2 zihnim olduğunu iddia ediyorum, hatta eskinden 4-5 iken bu kadar yıl meditasyondan sonra 2ye indirebildiğimi söylüyorum. Hoca da her seferinde bana gülerek zihnim düşünceler arasında çok hızlı gidip geldiği için geçişleri yakalayamadığımı ve 2 zihnim varmış gibi algıladığımı söylüyor. Neden 2de takılıp kaldım o zaman diyorum, ama ona cevap vermiyor.  Bir gün "benim görevim sorulara cevap vermek değil, cevabı bulmak için gereken araçları sana sağlamak" dedi. Ehh, bu sözden sonra soracak pek bir şey de kalmıyor zaten.

Aynı manastıra ve programa gelmek zaman içinde hangi noktaların, kavramların aynı kaldığını hangilerinin değiştiğini görmek açısından da çok iyi. Beynimde hala aynı iki maymun zıplayıp duruyor ama öte yandan  bu yıl daha da ciddi ve kuralcıyım. Manastırda olduğum sürece bir kişiye soru sormak dışında hiç konuşmadım (o da İngilterede yaşayan bir Türk çıktı!) Geçen yılki grupla yılbaşı hediyeleri verir, birbirimizin çamaşırlarını yıkar halleri düşününce büyük gelişme. Ancak benim için daha da önemlisi bu oturumda algımı daraltmayı başardım sanırım. Duyularım çok açıktır, özellikle çaba göstermeden çevremdeki sesleri duyarım, konuşmaları takip ederim, insanların duygu durumlarını anında fark ederim, koku hassasiyetim zaten tüm arkadaşlarıma dert. Bir süre sonra istemeden her şeyi bilir ve takip eder olurum, ki aslında bu çok yorucu.  Yemekhanede bir tabelada o günkü öğrenci sayısı ve kararlılık oturumunda olan var mı yazıyor. Arada bir ona bakmak dışında bu yıl kim geldi gitti, kim ne yapıyor ilgilenmemeyi başardım.

Öte yandan belki de geçtiğimiz haftalarda Chi Qung'a başlamanın da artı etkisiyle kurs boyunca çok derin enerjetik deneyimler de yaşadım. Chi Qung Geleneksel Çin Tıbbına dayanıyor ve meridyenler, yani enerji hatlarıyla çalışıyor. Ben hemen her oturumda bu meridyenleri takip ederek kendi bedenimde tıkanıklık ya da aksama olan bölgeleri, organları hissetmeye başladım. Birkaç oturumda ve gece uyumadan önce da o bölgelerle çalıştım ve çok kısa sürelerde kronik ağrılar olan yerlerimde ciddi iyileşmeler oldu. Şifacıların genelde kendine faydaları daha  azdır, başkalarından alabilmeleri gerekir. Geçen yıl boyunca Istanbul'da bunu sıkıntısını fazlasıyla yaşadım. Oysa bu kursta belki uzun meditasyonların, belki Chi Qung'un, belki de algılarımı başkalarına kapatmanın içerdeki olumlu etkileriyle kendi kendime faydam olabilmeye başladı. Bana seansa gelenler sıkça deneyimlemişlerdir; ben çalışırken sadece masada yatan  dokunduğum kişini değil, bazen (özellikle de onlarla ilgili düzensizlikler varsa) çocukları, ya da ebeveynleri  bile farkındalığıma gelebilir. Başkalarına karşı farkındalığın bu kadar yüksek olması benim işimde nefis bir artı. İşte bu kursta onu ilk defa kendi sistemimde deneyimledim.

Terzi olduğumdan beri ilk defa kendi söküğümü dikebildim desem çok doğru olur.

Dolunayda manastırdan Chiang Mai manzarası - Şubattan itibaren hava böyle kirli ve sisli oluyor

No comments:

Post a Comment