Monday, March 3, 2014

manastır notları - 1

Meditasyona oturuyorum, nefesi kullanarak beden farkındalığını hedefleyen bir meditasyon Vipassana. Dikkati bedene demirleyerek anın farkında olmayı ve böylece zihni eğitmeyi hedefliyor.  Tabii ki bir süre sonra zihnim bedenimden uzaklaşıyor, bazen 5 dakika bazen de 30 dakika sonra… Genelde sabah oturumlarında daha kolay odaklanıyorum, öğleden sonraları ise dağılıyorum.

Manastırın alt girişindeki Buddha heykeli 
Süre çok da önemli değil, bir süre sonra bedenim Suthep dağında bir odada ama zihnim bir orada bir burada acayip karmaşık bir yolculuk başlıyor. Bunu fark ettiğim an tekrar bedenime dönüyorum, ama zihin de öyle çok kolay pes etmiyor, bambaşka yerlere atlıyor… Ben bu kaçışı her fark ettiğimde dikkatimi bedene odaklamayı hedefliyorum, zihin de benim en ufak dikkat dağınıklığımda hemen çok fantastik yerlere kaçıveriyor. Gittiği yerler inanılmaz, daha manastırdaki ilk günlerimden birinde dakikalarca manastırdan çıkınca ilk gün öğlen ve akşam nerede ne yiyeceğimi planlarken buldum kendimi. Menü nefis olmuş gerçekten ama daha manastırda 8-9 günüm var, neyin acelesi bu?
Zihin, bomboş bir odada üstelik perdeler kapalı saatlerce oturmayı sevmiyor. Harekete, değişikliğe, sürekli uyaranlara ihtiyacı var. Onları burada bulamayınca kendisi durmadan birşeyler yaratıyor.
Zihin burada ve şu anda olmayı hiç ama hiç sevmiyor. Bazen 35 yıl öncesine bazen de 2015 Kurban bayramı tatil planlarına atlıyor, yeter ki burada kalmasın…

Zihin düşündüğü anda her anlamda "oraya" gidiveriyor. Geçmişte bir anı düşünüyorsak aynı duyguları yaşıyoruz,  kokuları alabiliyoruz. Korkulu bir an ise nefesimiz değişiveriyor, üzücü bir anı ise gözlerimiz doluyor,  mutlu bir zamanı hatırlıyorsak yüzümüze bir gülümseme yayılıveriyor, kalp atışları değişiyor… Oysa aslında olan sadece "hatırlama", olayların hiç biri şu anda yaşanmıyor ve tekrar aynı şekilde deneyimlenmesi mümkün değil. Ama zihin onları o kadar gerçekçi taklit ediyor ki bambaşka bir zaman diliminde, bambaşka bir yerde olduğumuzu hatırlamıyoruz bile. Zihnin peşinde bazen geçmişe, bazen geleceğe sürüklenip duruyoruz.
Tüm bunlar olup biterken beden aslında olduğu yerde oturup duruyor...

Fazlasıyla düşünerek, analiz ederek ve planlayarak herşeyi halletmeye çalıştığımız bir hayatta zihnin bu kadar aktif, farkındalığın ise bu kadar zayıf olması hiç beklenmedik değil aslında. Beden ve zihin gittikçe ayrışıp birbirinden kopuyor. Tam da bu sebeplerden yoga, chi qung, meditasyon gibi uygulamalar çok faydalı.
Çünkü farkındalığı olması gereken yere, yani bedene ve şu ana geri getirmeye aracı oluyorlar. Zihnin peşinde sürüklenen ve hasta olmadığı sürece hiç fark etmediğimiz bir beden algısı adım adım genişliyor.

No comments:

Post a Comment