Sunday, January 13, 2013

manastır günleri - 6

yatakhanelere inen yollardan biri

Kararlılık Oturumunu öğrendiğim ilk an “Yok artık nasıl 3 gün yıkanılmaz? Bana göre değil ben yapmayacağım” dedim. Meğer bazıları uyumamaya bazıları yıkanmamaya bazıları ise göz teması bile kurmamaya takılır ama herkes mutlaka ilk anda aynı aşırı tepkileri verirmiş. Birkaç gün geçince 21 günlük kurs için gelenlerin bir kısmı Kararlılık oturumunu kabul eder, bir kısmı da reddedip 17. günde manastırdan ayrılırlarmış.
Uykusuzluk fikrinin uykumu kaçırması çok ironik ama ben de duyduğum ilk iki gece düşünmekten uyuyamadım.
Fakat “yok artık” dediğim ilk andan beri biliyordum ki ben bunu bir şekilde deneyeceğim. Sadece bu fikirle yüzleşebilmem 2 gecemi almış oldu.

Sonra tarih yaklaştıkça gittikçe içime kapanır oldum. Yemek, çanting ve çamaşır yıkamak dışında ben de genelde odamda perdeler kapalı meditasyon yapıyorum. Kurs tam kapasite, ama benim konuştuğum sadece iki kişi var; George ve Pavel. Pavel daha önce 21 günlük kursu tamamlamış, şimdi 12 günlük ileri seviye kursta ve benden bir gün sonra ikinci kere Kararlılık oturumuna başlayacak. George’un ilk meditasyon deneyimi ve ben bitirdikten 2 saat sonra onun oturumu başlayacak. Acemiler olarak George’la bir anda kaynaşıverdik. Halimiz komik, yemeklerden sonra, meditasyon aralarında falan binaların arkasında kaçak liseli aşıklar gibi buluşup fısıldaşıyoruz. Ancak bizim gündemimiz sadece “Bendeki fazla battaniyeleri oturumdan sonra yıkayıp senin kapına bırakırım, geceleri floresan yerine mum ışığında oturmak daha az yorucuymuş başlamadan mutlaka mum al, 45 dakikalık oturumlarda belin ağrırsa şu şekilde otur” gibi taktik paylaşımlar.
meditasyon salonundan yatakhanelerimiz

George gelmeden önce 21 günlük kursun son 3 gününün böyle bir oturumla biteceğini biliyormuş, hatta buraya gelmesindeki temel sebep kendini bu oturumla test etmekmiş. Ben de her zamanki gibi “Bonnie’ye iyi gelmişti, zaten Chiang Mai’i de özlemiştim, web sitesini ilk görüşte kanım kaynadı” gibi üfürük sebeplerle atladığım için ancak kursun 8. gününde yan odamdaki bu oturuma başlayınca tesadüfen öğrenmiş oldum. Önceden bilsem yine de buraya gelir miydim gerçekten emin değilim. Ancak  deneyimlerle emin olduğum iki şey var:
* Eğer herhangi bir şey bende bahane bularak kaçma isteği yaratıyorsa onu yapmam gerek, çünkü sonunda mutlaka iyi ve beklenmedik bir değişim oluyor.
* Sebebini henüz bilmiyorum ama Kararlılık oturumu beni korkutuyor. Cesaret çoğunluğa korkutucu gelen ama beni hiç etkilemeyecek şeyleri yapabilmek değil, kendi korktuğum şeyi bilip onun üzerine gitmek. Bunu yapmak da benim için yeni bir cesaret deneyimi olacak. Hem de daha başlamadan önce yarattığı tepkilere bakarsam oldukça derin bir deneyim olacak gibi görünüyor.

Ve cesaret adına yaptığımız her ne ise, derinde bir yere değmeden yüzeyden geçiveriyorsa, içimizde bir değişim yaratmıyorsa, var olan bir kalıbı yıkmıyorsa, hayata daha farklı bakmayı sağlamıyorsa, ertesi gün yere daha bir özgüvenle basmayı sağlamıyorsa gerçekte ne işe yarıyor ola ki?

No comments:

Post a Comment